Birçok çift için çocuk sahibi olmak hayatta en çok istenilen şeylerin başında gelir. İnsanların bir evlat istemesi oldukça doğaldır. Buna karşın herkesin doğal yollarla bebek sahibi olması mümkün değildir. Böyle durumlarda evlat edinmeye yönelme söz konusu olabilse de kişilerin kendi bebeklerine sahip olma isteğinin daha yoğun olması sebebiyle, belli tedaviler geliştirilmektedir.
Yumurta donasyonu; genetik olarak kendi yumurtalarını oluşturamayan ve dolayısıyla hamile kalma ihtimali bulunmayan kadınların, çocuk doğurabilmesi için uygulanan bir tedavidir. Tüp bebek tedavisinde etki görülmeyen kişiler için bu işlem önerilir. Yumurta donasyonu için tüp bebek yönteminde olduğu gibi bir süreç söz konusu olur. Farklı bir kadından elde edilen sağlıklı yumurta, anne olmak isteyen kişiye nakledilir.
Tedavide yumurtayı veren kişi, bağışçı ya da donör şeklinde isimlendirilir. Bu kişi, tedavinin başarısındaki en önemli etmendir. Donasyon konusunda sorun yaşanmaması için donör seçimi konusunda dikkatli olmak gerekir. Donör seçiminde 20 ile 30 yaş arasındaki herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan kişileri seçmenin, en iyi sonuçları almak açısından etkili olduğu bilinmektedir. Yumurta donörü tanıdık biri olabileceği gibi anonim biri de olabilir. Bu durumda doğru seçim yapmak, çiftlerin detaylı bir şekilde düşünerek karar vermesini gerektirir.
Doğru Donör Nasıl Seçilir ?
Doğru donörü seçmek için birtakım kriterlere dikkat edilir:
- Donörün ile geçmişinde zihinsel ya da fiziksel bir problemin olmaması: Riskleri en aza indirmek için donörün yakınlarının durumu büyük önem taşımaktadır. Çocuklardaki rahatsızlıkların çoğu daha önce aile geçmişinde görülen bir duruma işaret eder. Bu nedenle iyi sonuç alabilmek ve sağlıklı bir evlat sahibi olabilmek için donörün ailesindeki diğer bireylerin sağlığı hakkında bilgi sahibi olunması gerekir.
- Genetik özellikler: Donör adayının doğuştan gelen ve tedavi edilemeyen bir rahatsızlığa sahip olması durumunda, tedavi gerçekleştirilemez. Böyle bir durumda gerçekleştirilen tedavi sonucunda hamile kalınsa bile aynı problemlerin bebekte de yüksek ihtimalle olacağı anlamına gelir. Bu riske girmemek adına genetik problemlere sahip kişiler yumurta donörü olarak kabul edilemez.
- Donörün gönüllülüğü: Donörün kendi kararlarını alabilen bir yapıda olması, akli melekelerinin yerinde olması önemlidir. Gönüllü bir bağış söz konusu olduğundan kişilerin hiçbir zorlama altında kalmaması etik açıdan doğru bir tedavinin gerçekleşmesini sağlar.
- Kan grubu, RH koşulları: Tedavide sorun yaşamamak için kan grubunun uyumunun kontrol edilmesi gerekir. Uyumsuz kan grupları yumurta donasyonu tedavisi için uygun değildir.
Doğru donör seçilmesi ve tedavi esnasında herhangi bir sorun çıkmaması durumunda tedaviden son derece başarılı sonuçlar alınır. Böylece anne olma sürecini daha doğal kılmak isteyenlerin mutlu bir hamilelik yaşaması sağlanır.
Yumurta Donasyonu Riskleri
Yumurta donasyonu, anne adaylarının etkili olan bazı faktörler nedeniyle hamile kalamamaları durumlarında uygulanan bir yöntemdir. Günümüzde stres ve genetik faktörler sebebiyle erken menopoz vakaları daha çok yaşanır hale gelmiştir. Böyle durumlarda kadınlar yumurta donasyonu ile kısa sürede sağlıklı bir şekilde hamile kalabilmektedir. Yumurta nakli demek olan yumurta donasyonu, sağlıklı yumurta hücresi eksik ya da bulunmayan anne adaylarına uygulanmaktadır. Anne adayının yumurta hücresinin yetersiz kaldığı durumlarda yumurta donasyonu ile tüp bebek tedavisi yapılmaktadır.
Yumurta donasyonun da ilk olarak anne adayının etnik kökenine, kan grubuna ve fiziksel durumu gibi benzeri şartlara uygun olacak şekilde, yumurta donörleri yani yumurta vericileri bulunmaktadır. Seçilen donörden alınan yumurta hücreleri, baba adayının sperm hücreleri ile laboratuvar ortamında döllenmektedir. Yine laboratuvar ortamında embriyolar biraz büyütüldükten sonra, uygun şartlara ulaşması sonucunda anne adaylarına transfer edilmektedir.
Bu tedavi yönteminde bazı risklerde bulunmaktadır. Bunlar daha çok yumurta donörlerini kapsayan risklerdir. Yumurta donörlerinden yumurta hücreleri alınmadan önce, ek olarak uygulanan ilaç tedavileri sonucunda, donörler üzerinde yan etkiler olabilmektedir. En sık rastlanan yan etkiler depresyon, bulantı, şişlik, baş ağrısı ve sinirlilik halidir. Bazı donörlerde ise bu yan etkilerin hiçbiri görülmemektedir.
Yumurta donörlerinde görülebilecek risklerden biri de yumurta alımı sırasında olabilmektedir. Yaklaşık olarak 30 dakika süren bu operasyonda, bazı durumlarda kanama halleri görülebilmektedir. Kesmeden yapılan bu operasyonlarda yumurta hücreleri iğne yoluyla alınmaktadır.
İğne ile alma durumlarında, çok nadir de olsa kanamalar görülebilmektedir. Bunlar zarar vermeyen kanamalar olup, antibiyotik tedavisi ile çabuk iyileşmektedir. Bir başka risk ise tıbbi bütün operasyonlarda rastlanabilecek olan enfeksiyon riskidir. Rahimden yumurtalıklar çıkarıldıktan sonra olabilen bu enfeksiyonların olma oranı ise oldukça düşüktür. Böyle enfeksiyon yaşanan durumlarda, doktorlar donörlere antibiyotik tedavisi uygulamaktadırlar.
Anne adayı olacak kadınlarda görülebilecek en büyük risk ise donörün HIV, bel soğukluğu ve hepatit gibi benzeri hastalıkları taşıyor olmasıdır. Bu nedenle bu riski ortadan kaldırmak için, yumurta hücresi verecek olan donörlere çok sıkı bir şekilde, yumurta hücreleri alınmadan önce birçok test yapılmaktadır. Anne adayları için oluşabilecek risklerden bir diğeri de donörlerin genetik bir hastalığa sahip olmasıdır. Bu nedenle donör adaylarının genetik geçmişleri, yumurta hücresi bağışlarından önce sıkı bir genetik taramaya tabi tutulmaktadır.
Yumurta bağışı yapan donörlerde yanlış bilinn risklerden biri de bağış sonrasında doğurganlığın azalacağı kanısıdır. Böyle bir olasılık asla bulunmamakta olup, yumurta hücresi bağışı, kadınlarda doğurganlığa asla bir zarar vermemektedir. Aynı zamanda donör olan kadınların bir seferden fazla yumurta hücresi bağışlaması da hiçbir probleme yol açmamaktadır.